Kahve ve Mitoloji

Bir katlanan sandalye, iki termos kahveyle manzaraya karşı oturup saatlerce yalnızlığımla birlikte sohbet etmek ihtiyacım olan tek şey şu zamanlarda. Kafamdaki belirsizlikler o anda beynimin en ücra noktasında başlayan gizemli bir düşüncenin esiri olmuş olsa bile, bir yudum kahve çekip kurtarıyor beni bu anlamsız yaveden. Özgürlüğü bir çift gözde gören birisi olmasam da o an bir çift göz kurtarıcı rolünü üstleniyor.  Ağzım ile düşüncelerimin eşleşme isteği doruklarda gezerken manzaraya karşı tek bir söz bile söylemeden bağırıyorum . Bağırsam da sesimi kimseye duyuramıyorum. Zaten yalnızlığım ile yalnız olduğumu fark ettikten sonra içimdeki sesin düzeyi gitgide azalıyor.


Tüm bunlar yaşanırken , dakikalarca etrafa baktığımı, tek bir noktaya odaklanmış şekilde buluyorum kendimi. Ağzımda yayılan yoğun kahve tadı , sigaranın dumanı ile birleşmiş kahvenin kokusu içime nüfus ederken arıyorum seni. Kahvenin tadını dudaklarımda duyumsamak, manzaranın güzelliğine saçlarının kokusunu eklemek, en çok da ucu açık bir boşluktaki milyarlarca galaksiden sadece bir tanesinde yer alan seni bulmamın huzurunu arıyorum. Belki çok uzaksın , belki de en yakınımdasın. Ne sen beni buldun ne ben seni buldum. Belki de sen buldun ben kaçtım. Belki de ben buldum sen kaçtın. Başta da demiştim ya belirsizlikler... 


Yunan Mitolojisinden bir hikaye geliyor aklıma . Androgynos denilen, hem erkek hem kadın olan, dört elli ve dört ayaklı, Yuvarlak bir boyun etrafında birbirine zıt bakan, birbirinin aynısı iki yüze sahip, tek kafalı fakat 4 kulaklı, çift ürüme organına sahip canlılar vardı. İstediklerini kolay elde edebilen, çok hızlı hareket eden bu canlılar günün birinde kibirlerinden tanrılara kafa tutmuşlardı. Homeros İlyada ve Odeyseia destanında '' tanrılarla savaşmak için göğe tırmanmaya başladılar'' demişti. Zeus ise bu canlılara zarar vermeden bu sapkın düşünceyi kafalarından atmak için yıllarca düşündükten sonra aklına gelen fikri uygulamaya karar vermişti. Bu fikir hem varlıklarını sürdürmelerini, hem de bu serkeşlikten vazgeçirmekti ki başarılı olmuştu. Her insan kaybettiği eşi aramaya koyulmuştu ve Olympos kurtulmuştu. 

Belki de bu sebeptendir benim seni arayışım. O günden bana miras kalan ve asla bitmek tükenmek bilmeyen bir arzuyla, hiç durmadan kendimi tamamlayan diğer yarımı arayıp durdum belki. Kendimi hep eksik hissedişimi buna bağladım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dönüşüm

Sevginin ziyan olmuş hali

30-20 Çatışması